Kişinin Kendini Muayene Etmesi (Elle, Gözle ve Yatarak Muayene)

20 yaşını geçen her kadın, adetin bitmesinden itibaren ilk 10 gün içerisinde kendisini muayene etmelidir. Adet görmeyen kadınlar ise her ay belirli bir gün seçerek bu uygulamayı yapabilir.

Önce bir aynanın karşısına geçerek gözle muayene yapılmalıdır. Eller bele konulur ve memelerin simetri durumuna bakılır. Memede bir çöküntü, renk değişikliği ya da gözle görünür bir kitle olup olmadığı gözlemlenir. Aynı işlem eller yukarıya kaldırılarak yinelenir. Daha sonra yatarak muayene bölümüne geçilir. Önce sağ meme kontrol edilir. Daha rahat kontrol sağlanması için sağ omuz altına küçük bir yastık konulmalı, sağ el başın arkasına yerleştirilmelidir. Sol elin iki parmağıyla meme başı çevresinden başlayıp meme dokusuna hafifçe bastırarak dairesel hareketler yapılır. Saat yönüne doğru yapılan bu elle muayene hareketinde duyarlılık ve kitle olup olmadığı araştırılır. Daha sonra sol meme için de aynı işlem tekrarlanır.

Her insan kendisinin doktorudur. Kendi kendine meme muayenesini bilen ve düzenli bir şekilde uygulayan kadınların olası meme hastalıklarını erken keşfederek iyileştikleri araştırmalarca kanıtlanmıştır. Çünkü erken teşhis edilen meme kanserinin tedavisi geç teşhis edilen ve dolayısıyla ilerlemiş olan meme kanseri vakalarına göre çok daha olay olmaktadır.

Fiziki Muayene

Fiziki muayene, meme hastalıkları konusunda uzman bir doktor tarafından yapılan klinik muayeneye denir. Hekim, hastanın hikayesiyle birlikte muayeneyi gerçekleştirir. Gerekli görmesi halinde ultrason veya mamografi gibi tetkiklerin yapılmasını isteyebilir. 40 yaşın  üstündeki bir kadın memesi ile ilgili bir şikayeti olmasa da yılda bir kere uzman hekime başvurmalıdır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi erken teşhis edilen vakaların tedavi süreci çok daha kolaydır.

Mamografi

Meme taramalarında yapılan görüntüleme yöntemlerinin başında mamografi gelir. Mamografi, meme kanserini en erken saptayabilen tetkiktir. İki tabaka arasında meme sıkıştırılarak bir nevi röntgeni çekilir. 40 yaş üstündeki her kadın yılda bir kez mamografiye başvurmalıdır. Ailesinde meme kanseri hikayesi olan kişiler daha erken yaşlarda mamografi çektirmelidir.

Meme Ultrasonu

Meme ultrasonografisi (US), mamografiye göre daha detaylı tarama yapar. Kesitsel bir görüntüleme yaparak uygulama esnasında dokular birbiri üzerine binmez ve olası tanı hatalarının önüne geçer. Küçük kanser odakları bu sayede daha kolay teşhis edilebilir. Meme dokusu yoğun olan kadınlardan mamografinin yanında meme ultrasonu da istenebilir.

Meme ultrasonunda elde tutulan küçük bir cihaz meme üzerinde gezdirilir. Cihaz memeye ses dalgaları gönderir ve karşıdaki ekranda meme içindeki oluşumlar incelenir. Radyasyon içermez, bu yüzden hamile ve emziren kadınlara rahatlıkla uygulanabilir. Ultrasonu çeken kişinin deneyimli olması, bulguları gözden kaçırmama adına önemlidir.

PET

PET yöntemi en yeni ve ileri bir teşhis yöntemidir. Hasta radyoaktif bir madde alarak PET cihazının içine girer. Kanser hücreleri yapıları gereği verilen radyoaktif maddeleri hemen tutar. Bu sayede aktif hücrelerin yerleri tespit edilir. Teşhis için yapılan görüntüleme yöntemleri arasında genellikle mamografi ve ultrason tercih edilir. PET yöntemi özellikle kanser tedavisi gören hastanın tedaviden sonra ne durumda olduğuna bakmak için tercih edilir. Ayrıca kanserin başka bir yere sıçrayıp sıçramadığına, özellikle lenf bezlerine yayılıp yayılmadığına bakmak için PET’ten yararlanılabilir. Her ne kadar meme kanseri tarama yöntemleri arasında anlatsak da PET yöntemi meme kanseri tarama yöntemi olarak sayılmaz.

Biyopsi

Yukarıda belirttiğimiz tarama yöntemlerinden sonra kanser şüphesi duyulmuşsa memeden hücre ve doku örnekleri alınarak biyopsi yapılır. İnceleme işlemini pataloglar mikroskobik yöntemlerle gerçekleştirir. Hem kesin tanı hem de hastalığın tüm detayları bu sayede ortaya konulur. 

 

 

 

 

 

 

Online Randevu